27 Ocak 2011 Perşembe

Mimarlık Nedir?

Mimarlık mekanların tasarlanması işidir. İnsanların yaşamasını kolaylaştırmak ve barınma, dinlenme, çalışma, eğlenme gibi eylemlerini sürdürebilmelerini sağlamak üzere gerekli mekânları, işlevsel gereksinmeleri ekonomik ve teknik olanaklarla bağdaştırarak estetik yaratıcılıkla inşa etme sanatı; başka bir tanımlamayla, yapıları ve fiziksel çevreyi tasarlama ve inşa etme sanat ve bilimidir. İnsan barınmak için yaşamak ve doğa şartlarından korunmak için bir mekan ihtiyacı duyar ve bu mekanı kendine özgü kültürel, fonksiyonel, teknik ve farklı zevklerde yaratır.

Mimarlık evrensel bir meslektir. İnsanlık tarihinin her döneminde önemli olmuştur. Dini yapıların tanrıya ulaşma arzusundan, iktidarı simgeleyen saraylara ya da bir kentin dokusunu oluşturan basit konut tiplemelerine kadar her türlü açık ve kapalı mekanı tasarlar.

Bu çevre kırsal veya kentsel olabileceği gibi, yapıları veya mekanları kuşatan yakın dış çevre de mimari tasarımın kapsamına girer. Mekan, içinde yaşamın gerçekleştiği fizik ortam olarak tanımlanabilir. Mekanın oluşabilmesi ve üretilebilmesi için yapılara, yaşamın hergün artan çeşitliliği göz önüne alınırsa, oldukça karmaşık ilişkiler düzeni içinde yapılaşmış fizik çevreye gereksinme vardır. Mimari tasarımın öznesi olan yaşam, coğrafi, iklimsel, kültürel, demografik farklılıklar içerir.

Was ist Architektur ?

Architektur
Inhalt und Umfang des Begriffs Architektur haben sich im Laufe der Geschichte gewandelt, weil sich in der gesellschaftlichen Entwicklung auch das Verhältnis des Menschen zur gegenständlichen Umwelt verändert hat.
In der Antike (Vitruv) schließt der Begriff Architektur sowohl Gebäude (Sakral- und Profanbauten) als auch das gesamte Gebiet der Mechanik ein. Im frühen Mittelalter selten gebraucht, tritt der Begriff Architektur während des hohen und späteren Mittelalters (durch das Aufkommen der Bauhütten) gänzlich in den Hintergrund. Erst in der Renaissance (angeregt durch das erneute Vitruvstudium und die Einflüsse der italienischen Architekturtheoretiker, z.B. L.B. Alberti) taucht er wieder auf, beschränkt sich aber auf die Produkte des Bauens im engeren Sinne (Sakral- und Profanbauten). Mit dem endenden 17. Jahrhundert schließlich, wird der Begriff durch Baukunst abgelöst, d.h. Architektur wird mit Baukunst gleichgesetzt, als „reine Kunst“ oder einfach als die „Kunst zu bauen“. Zu Beginn des 20. Jahrhunderts erfolgt eine Verdrängung von Baukunst zugunsten einer erneuten Verwendung von Architektur. In seinem ursprünglichen Bedeutungsinhalt jedoch völlig entwertet wird Architektur ab der Mitte des 20. Jahrhunderts durch die Auffassung: „Alles ist Architektur“

Hiç yorum yok: